TOXOPLAZMA GERÇEĞİ “Kediler suçlu değil, biz yanlış biliyoruz.”

TOXOPLAZMA GERÇEĞİ 
“Kediler suçlu değil, biz yanlış biliyoruz.”

TOXOPLAZMA GERÇEĞİ 

“Kediler suçlu değil, biz yanlış biliyoruz.”

Dünya tarihinde kedi ve kediseverlere yapılmış en büyük kötülük nedir diye düşünülünce, ilk akla Ortaçağ Avrupa’sında kilisenin önderliğinde uygulanan katliamlar gelir. Bu dönemde kedilere şeytan gözüyle bakılır, onlara bakan kadınlara da cadı denilerek akıl almaz işkenceler yapılmıştır.

Fakat kedi ve kedicilerin maruz kaldığı, etkileri bakımından çok daha yaygın ve yıkıcı olan bir başka haksızlık daha vardır. Üstelik Ortaçağ’daki zulüm tarihte kalmışken, bu bahsedeceğimiz yanlış inanış hâlâ devam etmektedir.

Birçoğumuzun duyduğu, kısmen bildiği ve hatta korktuğu; hamile kadınlarda düşüğe yol açtığına ve kedilerce bulaştırıldığına inanılan bir mikroorganizma: Toksoplazma.

Bu hastalıkla ilgili gerçekleri yazmadan önce şunu belirtmeliyim ki, nasıl kediler şeytan değildiyse, adı geçen hastalığın insanlara bulaşmasının asıl nedeni de kediler değildir.

Ama üzülerek görüyorum ki, günümüzde kedi düşmanlığının temel kaynağı hâlâ bu hastalıktır. Bu düşmanlık, Ortaçağ’da yobaz papazlar tarafından yayılırken, günümüzde bu misyonu, bilgisiz ve kedi sevmeyen kadın doğum uzmanı doktorlar devralmıştır. (Burada hamile kadınlardan kedilerini evden uzaklaştırmalarını isteyen hekimler kastedilmektedir.)

Hekimlik hayatım boyunca, “Hamileyim, kedimi ne yapmalıyım?” sorusunu sayısız kez duydum. Ne yazık ki bu sorunun arkasında çoğu zaman bir kadın doğum uzmanının ya da mahalle baskısının “Kediyi evden uzaklaştır” telkini yer alıyor. Bu yönlendirme sadece bilgisizce değil, aynı zamanda bilime de aykırı. Dahası, bir kediyle bir bebek arasında seçim yapmaya zorlanan kadınlar için ağır bir travmaya dönüşebiliyor.

Kedilere yönelik bu korku, yalnızca aile içinde değil, toplumsal ölçekte de kalıcı hasarlar bırakıyor. Hamileliğinde kediden korkutulan kadın, çoğu zaman bu korkuyu çocuğuna da aktarıyor. Özellikle kız çocuklarında gelişen “kedi fobisi”, kültürel bir mirasa dönüşüyor. Tıpkı Ortaçağ’dan bugüne ulaşan “kara kedi uğursuzluk getirir” batıl inancı gibi.

Oysa gerçek bambaşka.

İddiaya göre düşüklerin ve bazı doğumsal anomalilerin sorumlusu olarak gösterilen Toksoplazma gondii, bilimsel adıyla tanımlanmış bir parazit. İlk olarak 1908 yılında Tunus’ta Nicolle ve Manceaux tarafından bir kemirgende keşfedildi. Etkenin kedilerle ilişkilendirilmesi ise tam 60 yıl sonra mümkün oldu. Üstelik sadece kedilerin bağırsağında üreyebiliyor. Başka hiçbir canlıda aktif çoğalamıyor.

Yani evet, kedi bu hastalık zincirinde bir halkadır ama tek ve esas sorumlu değildir.


"Bulaş nereden gelir, kedi nereye kadar sorumludur?"

Toksoplazma gondii, bir parazit. Ama öyle sıradan bir parazit değil. Doğada çok yaygın; evcil hayvanlardan yabanıl türlere kadar pek çok canlıyı etkileyebiliyor. Fakat bu parazitin eşsiz bir özelliği var: 

Üreyebilmesi için mutlaka bir kedigile ihtiyaç duyar. Kedilerin sorumluluğu işte burada başlıyor ve tam da burada bitiyor...

Yani sadece kedilerin bağırsak hücrelerinde çoğalabilir. Başka hiçbir canlıda bu çoğalma mümkün değildir. İşte bu nedenle bilimsel literatürde "kedi ve akrabaları, parazitin esas konakçısıdır" denir [1].


Peki insanlar bu paraziti nasıl alır? 

Hastalık insanlara ve kedilere dört temel yolla bulaşır:

Enfekte kedilerin dışkılarıyla atılan yumurtaların ağız yoluyla alınması (insan, kedi)

Doku kisti içeren kuş ve kemirgenlerin (kedi) veya çiğ etlerin (insan, kedi) yenmesi

Enfekte hayvanların çiğ sütlerinin içilmesi (insan, kedi) ya da kan nakli yoluyla (insan)

Enfekte anneden bebeğe göbek kordonu (plasenta) yoluyla geçiş

Bunların içinde en yaygın olanı, çiğ et tüketimidir. Özellikle koyun ve keçi etlerinde T. gondii’ye ait doku kistlerine çok daha sık rastlanır. Bu nedenle çiğ köfte, az pişmiş pirzola ya da çiğ etle bulaşık mutfak gereçlerinin iyi temizlenmemesi ciddi risk oluşturur [2].


Tersine, kediden insana doğrudan bulaşma çok nadirdir. Neden mi?

Kediler paraziti aldıktan 1–2 hafta sonra yumurta saçmaya başlar.

Bu yumurtalar dışkıyla atıldıktan sonra hemen bulaştırıcı hâle gelmez; uygun ortamda en az 2–4 gün geçmesi gerekir.

Kediler paraziti sadece 1 kez bulaştırabilir; bağışıklık geliştikten sonra ömür boyu yeniden saçmazlar.

Ev kedileri ise çiğ et yemez, fare yakalamaz, dışarı çıkmaz.

Dahası, kumunu her gün değiştirirseniz, parazitin bulaşma riski sıfıra iner.

Avrupa’da yapılan bir çalışmaya göre, 1000 kediden sadece 3’ünün enfektif yumurta saçtığı belirlenmiştir [3].

Yani bir kedi, hayatı boyunca yalnızca bir kez enfekte olabilir ve bu durumda da en fazla 2 hafta boyunca paraziti dışkısıyla atar. O dönem geçtikten sonra, bağışıklık kazanır ve bir daha yaymaz. Bu şu anlama gelir: Ev kedilerinin hastalıkla ilgisi neredeyse yoktur.


Gelelim hastalığın insanlardaki durumuna: Toksoplazma kedilerde olduğu gibi insanlarda da genellikle tek bir kez yaşanır ve sonrasında ömür boyu süren bağışıklık gelişir. Hastalığa yakalanan insanların %90’ında hiçbir belirti görülmez. Kalan %10’luk grupta ise hafif ateş ve halsizlik gibi belirtiler olabilir ve bu çoğunlukla tedavi olmadan atlatılır [1].

Ülkemizde çiğ etin, özellikle koyun etinden yapılan çiğ köftenin en yoğun tüketildiği ve tahminen evlerde kedi besleme oranının neredeyse hiç olmadığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, doğurganlık çağındaki kadınlarda toksoplazma seropozitifliği %69,6’ya kadar ulaşmaktadır [10]. Bu oran, çiğ koyun eti ve sütü ile, bu ürünlerle temas eden mutfak aletlerinin uygun şekilde temizlenmemesinin hastalığın bulaşmasında temel rol oynadığını açıkça göstermektedir. 

Sığırlarda ise parazit çok kısa süre canlı kalır ve bu nedenle etlerinde doku kistlerine nadiren rastlanır [4].

Diğer önemli bulaşma yolu ise çiğ olarak tüketilen sebze ve meyvelerdir. Bunların enfekte kedilerin dışkısıyla kontamine olmuş toprakla teması ve sonrasında iyi yıkanmadan yenmesi, hastalığın insana geçmesine yol açabilir. Özellikle dışarıda yenilen salatalar bu açıdan ciddi risk taşımaktadır [5].


Toksoplazma düşündüğümüzden çok daha yaygın

Bu parazit yalnızca belirli gruplarda ya da belirli ülkelerde değil, dünya genelinde yaygındır. Tahminlere göre dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri, yani 2,5 milyar insan, hayatının bir döneminde Toxoplasma gondii ile karşılaşmıştır [6].

Ve düşünün... Yunuslar bile pozitif!

Toksoplazma sadece karasal canlılarla sınırlı değildir. Yunuslar, balinalar, foklar, deniz aslanları ve deniz samurları gibi deniz memelilerinde de toksoplazma antikorlarına rastlanmıştır [7][8]. Bu hayvanların hiçbirinin bir kediyle yaşama ihtimali yoktur ama pozitifler. Bir yunusun veya balinanın yolu kedilerle nerede, nasıl kesişebilir?

Hadi kedileri o kadar da sevmeyen çevreler, bunu da açıklayın ☺


GERÇEK SIRADAN AMA ÜRKÜTÜCÜ:

Şehirlerin atık suları, denizlere karışıyor. Enfekte kedilerin dışkıları kanalizasyon sistemiyle okyanuslara ulaşabiliyor. Burada ookistler, deniz canlılarına (planktonlar, midyeler) ve oradan da deniz memelilerine kadar taşınıyor [9].

Bu örnek bile gösteriyor ki: Sorun kedi değil, sorun doğanın dengesi, sistem...

BİZİM BOZDUĞUMUZ SİSTEM


"Hamile kadınlara yıllardır anlatılan büyük yalan!”

Önceki bölümlerde toksoplazmanın ne olduğunu ve gerçekte nerelerden bulaştığını detaylıca konuştuk. 

Şimdi asıl soruya geldik: Hamileyken kediyle yaşanır mı? 

Yanıt net: EVET, hem de güvenle!

Ama her şeyde olduğu gibi burada da bilimle, bilgiyle hareket etmek şart. İlk yapılması gereken şey, anne adayının ve kedinin toksoplazma serolojisinin (kan testiyle antikor düzeyi ölçümü) yapılmasıdır [1].

 Test sonuçlarına göre 4 durum ortaya çıkar:

1. SİZ POZİTİF, KEDİNİZ POZİTİFSE:

Tebrikler, ikiniz de bağışıklık kazanmışsınız. Bebeğinize hiçbir risk yok. Hatta erkek isim aramaya başlayabilirsiniz çünkü Çek Cumhuriyeti’nde yapılan bir çalışmaya göre, toksoplazma geçirmiş kadınların erkek bebek doğurma oranı %72’ye kadar çıkıyor [8].

2. SİZ POZİTİF, KEDİNİZ NEGATİFSE: 

Yine sorun yok. Kedinizden size bulaş olamaz. Siz zaten bağışıksınız [1][2][3][12].

3. SİZ NEGATİF, KEDİNİZ POZİTİFSE:

Risk teorik olarak mevcut ama oldukça düşüktür. Yine de tedbirli olmanın bir zararı yok. Özellikle kedinizin dışkısını siz temizliyorsanız, bunu her gün yapmak, mümkünse başkasına yaptırmak, gerekirse eldiven ve maske kullanmak önerilir. En önemlisi, kedinizin bu enfeksiyonu bir kez geçirip, sonra ömür boyu bağışık kaldığını unutmamak gerekir [1][2][4].

4. İKİNİZ DE NEGATİFSENİZ:

Bu durumda esas dikkat etmeniz gereken şey kediniz değil, çevresel bulaş kaynaklarıdır:

Kedinizin dışarı çıkmasını engelleyin.

Ona çiğ et vermeyin (bilhassa koyun, keçi eti) [4][5][6].

Çiğ koyun, keçi sütü vermeyin, sadece pastörize süt.

Bu maddelerdeki uyarıların çoğunu siz isteseniz bile kediniz kabul etmeyecektir. Bırakın çiğ eti, sütü alışkın olduğu mamayı değiştirmenin bile Kediciler için ne kadar zor olduğu malumunuz. Kaldı ki bahsi geçen ürünlerde marketten kolayca bulunabilecek şeyler değil.

Bu durumda bulaştan korunması gereken kediniz değil asıl sizsiniz…

Siz de çiğ köfte, az pişmiş et, çiğ yumurta ve iyi yıkanmamış sebze–meyve tüketmeyin [5][6].

o Tarlada ya da bahçede yetişen sebze ve meyveler, enfekte kedilerin dışkısıyla temas etmiş olabilir. Bu yüzden meyve-sebzeler bol suyla iyice yıkanmalı, gerekiyorsa kabukları soyulmalıdır [6][7].

o Dışarıda yenen salatalar, özellikle marul, roka, maydanoz gibi toprağa yakın yetişen ve çiğ tüketilen yeşillikler dikkatle seçilmeli, mümkünse güvenilir yerlerden alınmalıdır [5].

Et doğranan mutfak aletlerinin hijyenine özellikle dikkat edin.

o Çiğ et doğradığınız bıçak ve tahtaları iyice yıkamadan başka gıdalarda kullanmayın.

o Etleri buzdolabında ayrı raflarda saklayın; çiğ et suları diğer besinlere temas etmemelidir.

Dışarıda salata siparişi verirken çok dikkatli olun, hatta vermeyin [5].

Kum kabı hijyeni çok önemlidir ama abartılmamalıdır. Kum her gün temizlenirse parazitin olgunlaşıp bulaşıcı hâle gelmesi mümkün değildir [1][2][3]. Ayrıca ev kedileri  hele ki evden çıkmayan, tek marka kuru mama ile beslenen modern metroseksüel kediler  bu parazitle zaten karşılaşmamıştır bile [2].

Hamilelikte kediyle birlikte yaşam sadece güvenli değil, faydalı da!

Araştırmalar, evde kediyle birlikte yaşamanın hamile kadınların ruh sağlığı üzerinde son derece olumlu etkiler yarattığını, bunun da hem doğacak bebeğin fiziksel gelişimine hem de duygusal bağlanmasına katkı sağladığını göstermektedir [9][13].

Kediyle kurulan bu özel bağ, özellikle hamilelik gibi hormonal ve duygusal dalgalanmaların yoğun yaşandığı bir dönemde, anne adayında stresi azaltır, yalnızlık hissini hafifletir ve genel ruh hâlini dengeler.

Ruhsal olarak iyi hisseden bir anne adayının, doğum süreci ve annelikle ilgili kaygılarla daha sağlıklı baş edebildiği; bunun da doğrudan bebeğin gelişimini etkilediği bilinmektedir.

Ayrıca, evde bir kediyle büyüyen çocuklarda, alerjik hastalıklar ve astım gibi bağışıklık sistemiyle ilgili sorunların çok daha az görüldüğü, bu çocukların bağışıklık sistemlerinin çevresel uyarıcılara karşı daha dengeli tepkiler verdiği bilimsel yayınlarla ortaya konmuştur [10][11].

Yani kedili bir ev, yalnızca bugünün değil, çocuğun gelecekteki sağlık altyapısının da şekillenmesine katkı sunar.

Kedilerle birlikte büyüyen çocukların empati, sorumluluk ve duygusal zekâ gelişimi açısından da daha yüksek puanlar aldığı gösterilmiştir [14].

Bir uyarıyla bitirelim:

Eğer kediniz yoksa, hamileyseniz ve toksoplazma testiniz negatifse; şu dönemde sokaktan yavru kedi almak için doğru zaman değildir. En azından doğumdan sonra...


Dr. Tarkan Özçetin

Veterine Hekim – Cat Hospital, Ankara


KAYNAKÇA

  1. Dubey, J.P. (2004). Toxoplasmosis – A Waterborne Zoonosis. Vet Parasitol. 126(1–2): 57–72.
  2. Hill, D. & Dubey, J.P. (2002). Toxoplasma gondii: Transmission, Diagnosis and Prevention. Clin Microbiol Infect. 8(10): 634–640.
  3. Tenter, A.M., Heckeroth, A.R., Weiss, L.M. (2000). Toxoplasma gondii: from animals to humans. Int J Parasitol. 30(12–13): 1217–1258.
  4. Cook, A.J.C. et al. (2000). Sources of Toxoplasma infection in pregnant women. BMJ. 321(7254): 142–147.
  5. Jones, J.L. et al. (2009). Risk Factors for Toxoplasma gondii Infection in the United States. Clin Infect Dis. 49(6): 878–884.
  6. WHO/FAO (2014). Multicriteria-based ranking for risk management of food-borne parasites.
  7. Lass, A. et al. (2012). Contamination of fruits and vegetables with Toxoplasma gondii oocysts: a systematic review. Zoonoses Public Health. 59(1): 8–17.
  8. Kaňková, Š. et al. (2007). Women infected with Toxoplasma gondii have more sons. Naturwissenschaften. 94(2): 122–127.
  9. Purewal, R. et al. (2017). Companion animals and child/adolescent development: A systematic review of the evidence. Int J Environ Res Public Health. 14(3): 234.
  10. Fall, T. et al. (2015). Early exposure to dogs and farm animals and the risk of childhood asthma. JAMA Pediatrics. 169(11): e153219.
  11. Ownby, D.R. et al. (2002). Exposure to dogs and cats in the first year of life and risk of allergic sensitization at 6 years of age. JAMA. 288(8): 963–972.
  12. Boyer, K. et al. (2005). Unrecognized ingestion of Toxoplasma gondii oocysts leads to congenital toxoplasmosis and causes a wide spectrum of clinical disease. Clin Infect Dis. 41(5): 747–753.
  13. Wells, D.L. (2009). The effects of animals on human health and well-being. J Soc Issues. 65(3): 523–543.
  14. Vidović, V.V. et al. (1999). Pet ownership, type of pet and socio-emotional development of school children. Anthrozoös. 12(4): 211–217.


17/07/2025

Keditörün Önerisi

2 Kedi, 1 Evde

21.11.2022

Kedilerin sevimli olduğunu inkar etmek mümkün değil. Yumuşak, sevimli, enerji doludurlar. ...

Kediler Müzik Dinler Mi?

28.11.2021

Müzik açıkken, kediler bu durumdan rahatsızlık duyar mı? Ya da müzik onları rahatlatır ...

Kediler Alemi

Engelli Bir Kediyle Yaşam

10.05.2024

Bazı kediler doğuştan, bazıları ise sonradan bir kaza veya travma sonucu meydana gelen ...

Kedilerin Dünyası

13.05.2022

Kediniz sabah erken alarm görevi ile sizi uyandırdı, biraz kendini sevdirdi ve mama istiyor! ...